Bazı İslam alimleriyle, Mu'tezile mezhebi mensupları cinlerin insanlara görünmesi hususunda böyle birşeyin olamayacağını ileri sürmüşler ve bu konuda Kur'an-ı Kerim’de yer alan bir ayeti delil göstermişlerdir. Ayet şöyledir:
'Ey Ademoğulları! Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak Cennet'ten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin. Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler Biz, şeytanları inanmayanların dostları yaptık. (Araf Sutesi 27. ayet)'
Fahrüddin er Razi ayetin tefsirinde İslam alimlerinin Allahu Teala gözlerinde bir kabiliyet yarattığı için cinlerin insanları görebileceğini ancak gözlerinde bu konuda bir yetenek yaratmadığı için insanların cinleri göremeyeceğini söylediklerini kaydetmektedir. Muteziliye göre cinlerin insanlara görünmesi için ya cinlerin yoğunluk ( kesafet) kazanmasına yada insanların bakışlarının yetirince güçlenmesine bağlı olmaktadır. Ehli sünnete ait bazı alimler ise mutezileye muhalefet etmiştirler.
Kadı“ Ebü Ya'la el-Ferra, 'Cinlerin ince ve şeffaf olmaları ya da kesif olmaları mümkündür. Ancak bu konuda bir müşahede veya Allah ve Rasülünden gelen bir haber olmadığı sürece, cinlerin vücutlarının kesif (yoğun) mi yoksa şeffaf mı olduğunu bilmek mümkün değildir. Her iki husus da meçhul olduğuna göre, cinlerin cisimlerinin şeffaf ve ince olduğunun söylenmesi doğru olmaz “ demiştir.
Peygamberimizin (s.a.v.), Cebrail, şeytan ve cinleri gördüğüne dair hadisler de vardır. Kur'an-ı Kerim'den Hz. Peygamber'in Cebrail'i (a.s.) asli suretiyle gördüğünü de anlamaktayız. (Necm 6-14) Bu açıdan, melek, cin ve şeytanların ince, şeffaf, ruhani bir yapıya sahip oldukları, asli vücud yapılarının insanlarınki gibi yoğunlaştınlmamış olduğu da bir gerçektir. Bu latif, rakik, şeffaf ve ruhani yapılarını kendiliklerinden değiştirip başka şekillere giremeyeceklerini, kesafet kazanamayacaklarını, ancak Allah'ın dilemesiyle başka kılıklara bürünebileceklerini Ebû Ya'la el-Ferra kendisi de kaydetmektedir.(el ferra)
Kur'an ve hadislerden anlaşılan husus şudur ki, Peygamber ve bazı büyük insanlar, melek, cin, şeytan gibi ruhani varlıkları asli sûretleriyle görebilecekleri gibi, Allah'ın iradesi doğrultusunda onların kesafet kazanmalarıyla da başka şekilde görebilirler. Nitekim Resûlullah, Cebril'i asli suretiyle, Hz. Meryem ise düzgün bir insan suretiyle görmüştür. Bazı hadislerde bildirildiğine göre Hz. Peygamber, Cebrail'i (a.s.) ashab'dan Dıhyetü'l-Kelbi şeklinde de görmüştür. Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel gibi hadis alimleri tarafından, Ebü'd-Derda ve Ebû Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber şeytanı da görmüştür.
Sonuç olarak, cinlerin insanlara görünmesi konusunda normal insanların onları göremeyeceklerini, cinlerin ve insanların vücut yapılarının buna uygun yaratılmadığını, Peygamberler ve manevi açıdan büyük insanların Allah'ın izni ve iradesiyle cinleri görebildiklerini söyleyebiliriz. Burada, İslam Hukukçularının, cinleri gördüğünü ileri süren kimselere yalancı gözüyle bakıp, onların şahitliklerini kabul etmemeleri hususunun çok isabetli olduğunu kaydetmek yerinde olacaktır. Kanaatimizce bu kimseler, ya yalancı, ya da ruhsal dengesi bozuk, psikolojik rahatsızlığı olan kimselerdir. Peygamberlerin dışında, cinleri gördüğünü ileri süren kimse, yalancı ve deli değil, velilik makamında büyük bir insan ise, onun gördükleri de kendisini ilzam eder, başkalarını bağlamaz ve alakadar etmez düşüncesindedir. Zaten Ahmed Naim ve Süleyman Ateş'in de kaydettikleri gibi, veliler, asfiya, cinleri kendi asli suretlerinde, ruhani yapılarında görmüşlerdir. Bu açıdan diğer insanların da, Peygamberlerin gördüğü gibi cinleri kesafet (yoğunluk) kazanmış şekillerde gördüklerini kabul etmek kanaatimizce pek mümkün gözükmemektedir. Bunun kabulünün, yılanların, siyah renkli kedi-köpek, keçi vs. hayvanların cin olduğuna dair halk arasında yaşayan ve İslam öncesi kültürlerin kalıntısı olduğu bilinen bir takım hurafe ve yanlış inançların doğru sayılmasını gerektireceği açıktır.
Kaynak: www.cinleralemi.net