Hüddam; en yalın haliyle cinlerin kontrol altına alınarak hizmet ettirilmesi olarak tanımlanır. Hüddamların çeşitleri olmakta birlikte kendilerine görevler verilebilir, sorular sorulabilir ve bir çok zor iş onlar vasıtasıyla çok kısa bir sürede yapılabilir. Bir çok falcı hüddamlardan yararlanarak geçmişte olup biten olaylar hakkında insanları bilgilendirmektedir. Bazı büyücüler ise kendi hüddamlarını insanlara musallat ederek yada cin musallatına uğrayan insanları tedavi ederek istifade etmektedirler.
Bazı tesirli duaların okunması ve ritüellerin gerçekleştirilmesiyle cinlerden bir hüddam elde etmek mümkündür. Elde edilen hüddam kendisine verilen görevleri yapmakla mükelleftir. İyi yönde yada kötü yönde hizmet ettirilebilir. Bu tamamen hüddamın kişiliğine, inançlarına, yaşam tarzına ve değerlerine bağlıdır. Ancak onu yapmak istemediği işleri yapmaya zorlamak sonradan intikam almasına sebep olur. Hüddam kelimesi Arapça kökenlidir ve hademe anlamına gelir. Hüddam yada Hadim aynı anlamdadır. İnsanlara aşık olan ve kendiliğinden bir insanın hizmetine giren cinlere hüddam denilmez.
Hüddam ilmi Yahudilikte, İslamiyette, Hristiyanlıkta ve bir çok dinde kendine yer edinmiştir. İslam dininde Hz. Süleyman'ın (s.a.v.) cinlere hükmeden tek peygamber olduğu inancı vardır. Hz Süleyman (s.a.v.) cinlere saraylar yaptırmış, asker olarak görevlendirmiş, itaatkar olmayan cinleri cezalandırmış ve zor işlerin yapılmasında cinlerden istifade ederek onları hayatı boyunca hizmetinde kullanmıştır. Dikkat edilmesi gereken nokta Hüddam İlmi sadece Hz. Süleyman'a verilmiş olması sebebiyle bizler tarafından kullanılması yasaklanmıştır. Sad Suresi 35. Ayette Hz Süleyman'ın şu şekilde dua ettiği bildirilmektedir.
'Ya Rabbi! Bana öyle bir mülk (saltanat) ver ki, benden sonra hiç kimseye verilmiş olmasın!”
Uzaklardan haber almak, gizli ve kimsenin bilemeyeceği işleri yaptırmak, bir insana rahatsızlık vermek (musallat etmek), yapılan büyüleri öğrenmek, saklı yada kaybolan bir kimseyi bulmak yaptırılabilecek işler arasında en basitleri olarak söylenebilir. Aşağıda ki ayeti kerime cinlerin yapabileceklerini ve güçlerini anlamamıza yardımcı olacaktır. Neml Suresi 39. Ayetinde cinler aleminden bir hizmetkar cinin Hz Süleyman'a (s.a.v.) Sebe Melikesi olan Belkıs'ın sarayında oturduğu tahtı getirmek konusunda şöyle söylediği bildirilmektedir.
“Cinlerden bir ifrit: “Sen yerinden kalkmadan önce sana onu getiririm. Buna karşı güvenilir bir güce sahibim!” dedi.”
Hüddam elde etmek uzun bir çaba, geniş bir bilgi birikimi ve ilim irfan gerektirir. Konu hakkında bilgisiz olan kimselerin davette bulunması tehlikelidir. Gelen varlık bir hüddam değil süfli bir cin (ataist, satanist vb dine inanan cin) olabilir. Böyle bir durumda cin musallatı yada cin tasallutu dediğimiz durum gerçekleşir. Davet edilen cin, davette bulunan kimseye musallat olarak hasta edebilir, çarpabilir, dayanılmaz acılar yaşatarak intihara sürükleyebilir. Bu yüzden davet işlemi mutlaka hüddam ilmini bilen bir kimse ile birlikte yapılmalıdır. Cinlerin her davete icabet ettikleri de söylenemez. Yukarıda da belirttiğimiz gibi cinlerden bir muhatap bulabilmek tabiri caiz ise bir hizmetçi bulabilmek herkesin yapabileceği bir eylem değildir. Bunu deneyen bir çok kimse, akıl almaz zararlar görerek vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Hüddam elde etmek zor olduğu kadar hüddamı elde tutmakta ayrı bir meseledir.
Herhangi bir akşam güneş batmadan halvete girilir. O gece halvette zikirle geçirildikten sonra, ikinci gün olduğunda tuzsuz arpa yemeği ve tuzsuz zeytin, kuru üzüm, hurma, sebze ve meyve ile oruç tutulur. Bu süre zarfında canlı ve canlıdan çıkan her türlü yiyecekten uzak durulması (süt, yumurta gibi) gerekir. Akşam olduğunda yine aynı yiyecekler ile iftar yapılır. İftardan ve yatsı namazından sonra aşağıdaki kasemi şerife bin defa okunur. Okuma bittiğinde bu kasemin hüddamı güzel bir insan suretinde gelecektir. Şayet gelmez ise uyunmalıdır. Uyku esnasında gelip uyandıracaktır. Hüddam geldikten sonra onula bir anlaşma yapılır ve talepler bildirilir. Bütün her şey eksiksiz yapılmış olmasına rağmen gelmemişse o zaman bu ritüel bir kaç gece tekrarlanır.
'Beşmâşeymâhın, şâmihın alâ külli berahın akşemtü aleyke eyyühel avnül muîn biızzeti şehlehın, şemâlehın en te'tiyne ve takdı hâcetî bihakkı şa'şaın eş'aşin eş'ûşin, bârekellahü fiyke ve aleyke ve innehû lekasemün lev ta'lemûne azîm.'
Kaynak: www.cinleralemi.net
En fazla kaç gece tekrarlanması lazım