Dr. Ali Ataç'a göre görünmeyen bu kuvvetlerin tabi oldukları belli prensipler vardır. Dolayısıyla insan her arzu ettiği yerde cinlere iş yaptıramaz., ama kolayca onlarla bağlantıya geçebilir. Kişi bir takım kelimeleri ve isimleri, sırlı kilitleri açar gibi kullanarak cinlerle temas kurabilir. Ama cinlerden kolay kolay istifade edemez. Günümüzde bazı insanlar birtakım kelimeleri birer kod, birer telefon gibi kullanarak ve belli sayıda tekrarlayarak onlarla irtibat kurmaktadır fakat genelde zararlı çıkan da insanoğlu olmaktadır. Çünkü bu seansların, eskilerin -el verme- dediği yöntemle, yani bilen kişilerle yapılması gerekir. Her iki varlık da ayrı boyutlarda yaşamaktadır. Temas kurmaya karar verdiğinizde enerjiniz onları karşılamaya yetmeyebilir. Bu durumda da ipler onların eline geçer ve psikiyatrların 'posesyon' dediği (belki de demekte zorlandığı) durum ortaya çıkar. Yani bedensiz bir varlık sizi yönetmeye başlar.
Bu yetilerin hepsi bugüne kadar sadece Hz. Süleyman'a (as) verilmiş bir özelliktir. Onun dışında cinleri istediği gibi yöneten, istediği her işte kullanan ve onların üzerinde tasarruf sahibi olan başka birisi olmamıştır. Hz. Süleyman'ın (as) Cenab-ı Hakk'a bu konuda bir duası vardır. Allah'tan 'kendisine, hiçbir peygambere ve nebiye verilmemiş bir özellik, saltanat' istemiştir. Bu yetinin kendisinden sonra, başka birisine verilmemesi için dua etmiştir.
'Ya Rabbi! Bana öyle bir mülk (saltanat) ver ki, benden sonra hiç kimseye verilmiş olmasın!'
Bu dua Süleyman'ın (as) duasıdır. Bu duaya icabet edilmiş ve onun sahip olduğu şeylere hiç kimse sahip olamamıştır. Buna ruhsat verilmemiştir. Hz. Süleyman'ın (as) bu özelliği, bırakın herhangi bir insana, peygamberlere dahi verilmemiştir. Peygamber Efendimiz de onun duasına olan saygısından dolayı, kendisini rahatsız eden bir cine zarar vermemiş ve onu serbest bırakmıştır. Cinlere zarar verecek kapasiteye sahip olup onlara dilediğini yaptırmak sadece Hz. Süleyman'a (as) mahsustur. Kaynak: Volkan Kemal Ergenekon