Dahhak'a: 'Perygamber (s.a.v.)' gönderilmeden önce cinlerden peygamber var mıydı?' diye sordular, şu cevabı verdi:
'Şu ayet-i kerimeyi duymadın mı?
Ey Cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimiz anlatan, bugünle karşılaşmanızdan sizi uyaran aranızdan peygamberler gelmedi mi? (En'am Suresi 130)'
Dahhak’a göre, bu ayet-i kerime, Allah’ın cinlerden de peygamberler gönderdiğini göstermektedir. Ancak, ona şöyle cevap verilebilir: Ayet-i kerime bu peygamberlerin cinlerden mi yoksa insanlardan mı olduğunu açıklamamıştır. “Minkün” (sizden) sözü her ikisine de şamildir. Bundan, her cinsin peygamberleri kendilerinden olduğu kastedileceği gibi, insanların ve cinlerin peygamberlerinin her iki cinsin mecmuundan olabileceği de kastedilip bu iki cinsten, yalnız insanlara hamledilir.
Hulusa, alimler bu babta iki görüş üzerinde ihtilaf etmişlerdir:
Eski ve yeni ulemanın çoğunluğuna göre, peygamberler insanlardan gelmiştir. Cinlerden hiç peygamber gelmemiştir.
Cinlerden de, peygamber geldiğini Dahhak gibi iddia eden alimlerin sayısı parmakla sayılabilecek kadar azdır. İbnü’l Cevzi, “işin hakikati budur”.
Mülüman alimleri, Muhammed (s.a.v.)’in Allah tarafından hem insanlara hem de cinlere peygamber olarak gönderildiğinde fikir ve sözbirliği etmişlerdir. Bu huhusta aralarında aralarında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Asıl olan budur. İbni Teymiyye’nin dediği gibi, bu hususta sahabe, onlara iyilikle uyan tabiin ve müslümanların imamları, hulasa Ehli Sünnet vel-Cemaatten olan bütün bilginler arasında ittifak edilmiştir.
Ku’anı Kerim’in hem cinlere hem de insanlara meydan okuması bunu açık ve seçik olarak göstermektedir. Allah Şöyle buyurmuştur:
“De ki! İnsanlar ve cinler birbirine yardımcı olarak bu Kurân’ın benzerini ortaya koymak için bir araya gelseler, andolsun ki yine de benzerini ortaya koyamazlar.”
Cinlerden bir grup, Kur’an’ın
“Ey Muhammed, de ki: “Cinlerden bir topluluğun Kur’an’ı dinlediği bana vahyolundu. Onlar şöyle demişlerdir: “Doğrusu biz doğru yola götüren, hayrete düşüren bir Kur’an dinledik de ona iman ettik. Biz Rabbimize hiçbir şey ortak koşmayacağız…”
Kur’an’ı hayretler içinde dinleyip iman eden bu topluluğu Allah Teala bizlere Ahkaf Suresinde şöyle anlatmıştır:
“Ey Muhammed, Ku’an’ı dinleyecek cinlerden bir kısmını sana yöneltmiştik. Onlar Kur’an’ı dinlemeye hazır olunca birbirlerine “Susun!” dediler.
Kur’an’ın okunması bitince, her biri birer uyarıcı olarak kavimlerine döndüler. Şöyle dediler: “Ey milletimiz! Doğrusu biz Musa’dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir kitap dinledik. Ey Kavmimiz! Allah’a çağıran Muhammed’i (s.a.v.) dinleyin ve ona da inanın da, Allah da sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi can yakıcı azaptan korusun. Allah’a çağıran Muhammed’e uymayan kimse bilsin ki, Allah’ı yeryüzünde aciz bırakamaz, Onların ondan başla dostları da bulunmaz. İşte onlar apaçık sapkınlıktadırlar... (Ahkaf Suresi 29-32)”
İşte Kur’an’ın bu ayetleri, Peygamberlerimizin insanlara ve cinlere, hatta tüm kainata gönderildiğini ispat etmektedir.
Bunu ispat eden hadislere gelince, birkaçını serdedelim:
Cabir (r.a.)’den rivayetle, Allah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Benden önce hiçbir peygambere verilmeyen beş şey bana verildi…”
O beş şeyi saydı ve nihayet şunu söyledi: Önceleri bir peygamber yalnız kavmine gönderilirdi, ben ise bütün insanlığa gönderildim…”
Cevheri’ye göre insan kelimesi, hem insanlar için hem de cinler için kullanılır.
Rağıp: “Nas” fikir ve görüş sahibi olan hayvan topluluğudur. Cinlerin de fikir ve görüşleri vardır. “Nas” kelimesi “Nase yenusu” kökünden gelmektedir ki, bu kelime herhangi hareket eden varlıklar için kullanılır.
Öyleyse Muhammed (s.a.v.) insanlar ve cinlerde dahil, bütün varlıklara peygamber olarak gönderilmiştir. Eve onlara hem müjdeci hem de (azaba karşı) uyarıcı olarak gönderilmiştir. İşte o, bununla diğer peygamberlere üstün olmuştur.
Allah (c.c.) bize cinlerin şöyle dediklerini bildirmiştir.
“Doğrusu aramızda iyi olanlar da vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz türlü türlü yolda olan topluluklardık. (Cin Suresi 11)”
“İçimizde kendini Allah’a vermiş olanlar da, kendilerine yazık edenler de vardır. Kendini Allah’a veren kimseler, işte onlar doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır. Kendilerine yazık edenlere gelince, onlar cehennemin odunları oldular. (Cin Suresi 14-15”
Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere cinlerin de çeşitli mezhepleri vardır.
Süddi de ki:
“Cinler de sizin gibidir. İçlerinde mürci, kaderi, rafızı ve harici olanlar vardır…”
Cinler Yaptıkları Amellerden Sevab Alırlar mı?
Alimlerin bu konuda iki ayrı görüşü vardır:
Doğrusu cinler, hem mükafatlandırılırlar, hem de kötü amellerinde dolayı cezalandırılırlar. Kur’an-ı Kerimde bunu göstermektedir. Allah Tealal buyurdu:
“İşlediklerine karşılık her birinin dereceleri vardır…” (En’am Suresi 132)
“Verilen söz gerçek cinlerden ve gerçek insanlardan gelip geçmiş ümmetler içinde, onlarında aleyhine gerçekleşmiştir…” (Fussılet Suresi 25)
İçimizde Allah’a kendi verenler de, kendilerine yazık edenler de vardır. Kendini Allah’a veren kimseler; İşte onlar doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır. Kendilerine yazık edenlere gelince, onlar cehennemin odunları oldular.” (Cin Suresi 14-15)
Bu deliller içinde en açık ve seçik olanı, şu ayet-i kerimede belirtilen husustur:
“Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır. Öyleyken Rabbinizin minetlerinden hangisini yalanlarsınız?” (Rahman Suresi 46-47)
Buradaki hitap, hem insanlara hem de cinleredir, Allah, onlara verdiği iki cennetten dolayı büyük bit lütufta bulunduğunu beyan ediyor.
Demek ki onlar iman edip de iyi ve güzel amellerde bulundukları zaman, mükafatlandırılarak cennete gireceklerdir. Bu ayetler bunu göstermektedir.
Hadiste varid olmuştur.
“Allah Resulu (s.a.v.) bu sureyi okuduğu zaman ashabına şöyle buyurdu:
“Cinler, buna sizden daha güzel cevap verdiler. Çünkü bunlardan hangi ayeti okuduğum zaman hemen şu cevabı verirler: “ Ey Rabbimiz! Biz senin nimetlerinden hiçbirini kesinlikle yalanlamayız!...”
Akıl da bunu destekler. Allah onlardan kafir olanları cehennemle tehdit edmiştir. İtaat edenleri elbette ki cennetle tebşir eder. Çünkü mutlak adalet sahibi odur.
Cinlerin imanlılarının cennete gireceklerine dair, her ne kadar alimler aralarında ihtilaf etmişlerse de; onlar, buna karşılık kafirlerin mutlaka azap göreceklerine dair sözbirliği yapmışlardır. Fussılet Suresi’ndeki: “Ateş, onların mesvasıdır” ayetinde kafirlerin varacak oldukları yerin cehennem olduğu belirtilmiştir. Cin Suresi’nin 15. Ayetinde ise: “Kendilerine yazık edenlere gelince, onlar cehennemin odunları olmuşlardır buyurulmuştur.
Naim Erdoğan