İnsanların ve Cinlerin beraber yaşadığı dönemlerde, her milletin hatta her kabilenin kendilerine ait bölgeleri vardı. Her kim ki bu bölgelere sebepsiz yere girerse, bu açıkça bir savaş ilanıydı. Her çıkan savaşta kaybeden taraf, koşulsuz şekilde, bulunduğu bölgesini terk etmek zorundaydı. Bunların en tehlikelisi, cinlerin bölgesiydi.
Cinler, bölge ile hiç ilgilenmezler, zarar kimden gelirse o milleti mahveder ve gelecek nesillere de musallat olurlardı. Zira cinler, şunu hesaba katmıyorlardı. Cinlerin bir nesillik ömrü, insanların 10 nesillik ömürlerine bedeldi. Şöyle ki: insanoğluna yaklaşık 100 yıl ömür biçilirken, cinlere 1000 yıllık ömür biçilmişti ve cinlerin bu özelliğe de her bir cin, 1000 yıl yaşarken, bininci çocuğunu görmeden ölmüyordu. Bu bölgelerden birisi de Günümüz Türkiye'sinin sınırları içerisinde bulanan Mardin'in Nusaybin ilçesidir. Nusaybin cinleri, bugün dünyada bilinene en tehlikeli cin kabilesidir. Bu kabilenin üyeleri, kendilerini ateşler içinden çıkan yılan şeklinde gösterir. O yüzden bu kabileye 'Yılan Kabilesi' de denilmektedir.
Babil Anlaşması bozulunca Nusaybin Cinleri insanlara ve kendi soylarından olan cin kabilelerine de düşman olup saldırmaktadır. İnsan türünde, genelde evli çiftlere musallat olarak kadına, kocasını yılan şeklinde gösterip, kadını erkeğinden soğutur ve aralarını açarlar. Ve bu şekilde kadına, kendileri sahip olmaya çalışırlar.
Bu vakada gündüzleri normal bir hayat olup fakat gece yatsı ezanından sabah ezanına kadar olan zamanda bu olay vaki bulur ve musallata uğrayan kadında belirgin olarak âdet günleri uzar. Örneğin; bir kadının âdet dönemi ortalama üç ile beş gün olurken, bu olay esnasında bu kanamalı süreç, 15 güne kadar çıkmaktadır. Çünkü hayız kanı Nusaybin Cinleri için ziyafet masası olmaktadır.
Ayrıca bu cin kabilesi, günümüzde 'cinci, büyücü' diye bilinen sözde hocalara, büyük bir zevkle itaat ve hizmet eder, her istediğini anında yapar. Bugün Nusaybin Cinleri'ni, her milletten ve her dinden, her tarikat, her kült, her fransiyon ve istihbarat servisi kullanmaktadır. Nusaybin Cinleri'nden herhangi bir cinle irtibat kurulduğunda ve ona ismi sorulduğunda, asla kendi ismini söylemez, bağlı olduğu kabilesinin reisinin ismini verir.
Yaptığımız araştırmalar sonucu, bazı kabile reislerinin isimlerine ulaştık. Bir cin geldiğinde, bu isimlerden birini verdiğinizde sizden kaçar. Şayet verdiğiniz kabile reisi ismi, tesadüfen, gelen cinin kabilesinin reisinin ismiyse o zaman size sevgiyle yaklaşır. Fakat sizin onlardan olmadığınızı anladığında vay halinize, bu da sizin şansınıza.
Akşin, Ahşin, Şehmeşin, Şeltaşin, Terşin, Tuşin, Yetuşin, Tariyşin, Kayuşin, Kalmuşin, İyşin, Heyşin, Liyethaşin, Nemheşin, Neheşin, Marişin, Yarişin, Berheşin, Galmeşin, Beşarişin, Tunişin, Eyarişin, Natişin, Katmatişin, Tamramişin, Bitamtamişin, Hatatuşin, Alyuşin, Alkeyyuşin, Feytuşin, Kaytuşin.
Cinlerin isimlerinde, genelde son üç harfleri 'şin' ile bitmektedir. Fakat hüddamların isimleri böyle değildir. Hüddamlar genelde, emanet bekçisi olurlar be insanlara zarar vermeksizin hizmet için vardırlar.
Kur'an-ı Kerim'de yazılı bazı ayetler cinlerden açık bir şekilde bahsetmektedir. Rivayete göre bahsedilen cinler Nusaybin Cinleri'dir.
“Bir zamanlar cin topluluğundan bir grubu, Kur’an’ı dinlemek üzere sana doğru yönlendirmiştik. Yanına geldiklerinde “Susup dinleyin!” dediler, okuma sona erince de uyarıcılar olarak kendi topluluklarına döndüler.” (Ahkaf Suresi 29. Ayet)
“”Ey halkımız! dediler, “Biz Mûsâ’dan sonra indirilmiş, kendinden öncekileri onaylayan, gerçeğe ve doğru yola kılavuzluk eden bir kitap dinledik.” (Ahkaf Suresi 30. Ayet)
“Ey halkımız! Allah’ın davetçisine uyun ve ona iman edin ki, Allah günahlarınızı bağışlasın ve sizi acılı azaptan korusun.” (Ahkaf Suresi 31. Ayet)
İbn Kesîr'den rivayet edildiğine göre ayette bahsedilen cinler yedi kişiydiler. Bunlardan üçü Harran'lı, dördü de Nusaybin'liydi. İsimleri ise şöyleydi; Hayâ, Hasâ, Mesâ, Şâsır, Nâsır, İbyân veya İnyât, Ehkâm veya Ered.
Mardin'in Nusaybin ilçesine yakın bir konumda Cin Tepesi olarak bilinen bir tepe bulunmaktadır. Mâlum tepe Girnevas, Gire'nevvas, Cin Tepesi gibi isimlerle de anılmakta olup Nusaybin ilçesine 5 km uzaklıktadır. Bölge halkının inanışına göre Cin Tepesi, psikolojik ve bedensel yönden rahatsızlığı olan insanları tedavi etmektedir. 1970'li yıllarda tedavi olmak amacıyla Cin Tepesi'ne giden insanlar, yer altından kılıç ve insan sesleri duyduklarını belirtmişlerdir.
Bölgede yapılan kazı çalışmaları sonrası milattan önce 5.000'li yıllardan kalma Gırnavaz isimli bir yerleşim yeri olduğu ortaya çıkmış ve uzun bir geçmişe sahip olduğu düşünülen tepenin kazı çalışmaları sırasında çeşitli tabletler bulunmuştur. Bu tabletlerde Babil'li büyücülerin bu tepede yaşayan yarı insan-yarı havyan şeklinde cinleri tasvir ettiği anlaşılmıştır. Nusaybin Cinleri'nin müslüman oldukları ve insanlardan tarafından bir zarar görmedikçe insanlara musallat olmadıkları bilinmektedir.